...

Sn. ERDEM Sezai Karakoç'un çağrısı programına katıldı

06.08.2015

Okunma Sayısı:1492

SAYIN BAKAN YARDIMCISI ORHAN ERDEM’İN KOCAELİ “SEZAİ KARAKOÇ’UN ÇAĞRISI “ ADLI PROGRAM KONUŞMASI

Bugün büyük sanatçımız ve fikir sistemimizin mimarlarından Sayın “Sezai Karakoç’un Çağrısı” programı için Kocaeli ilimizde sizlerle bir araya gelmenin gurur ve mutluluğunu yaşıyorum.

Edebiyat ve fikir dünyamızın özgün ve nadir isimlerinden biri olan Sezai Karakoç, 82 yıllık ömrünü kadim ve bizim olan değerlerimizi mısralarıyla, satırlarıyla edebi ve fikri dünyamıza nakşederek geçirmiş bir büyük sanatçımızdır. "Diriliş" olarak ifade ettiği fikir sistemi, merkezine İslam'ı alarak fikir, inanç ve insani duyarlılıklarımızı yeniden yorumlayan bir medeniyet tasarısıdır. Sayın Karakoç için Diriliş, büyüklüğü şatafatta değil manada bulmaktır; Diriliş, unutulan bir rüyanın yeniden canlanışıdır. Karakoç Diriliş'i "Gürültüsüz, patırtısız, manevrasız, entrikasız, âdeta silahsız gerçekleşen, köklü ve hızlı bir değişim. Bir düşünce, ahlâk, ruh devrimi. Tabiatı, insanı toplumu, devleti, ülkeyi ve dünyayı yenileyen tazelendiren bir devrim" olarak tanımlar. Onun için her buhran döneminin sonrası Diriliş vaktidir. Unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş hakikati hatırlatmak için edebiyatı bir vasıta olarak görür. İnsan yığınlarını topluma dönüştüren manevî değerlerin büyük bölümü edebiyatta barınır ve edebiyat, bu manevi değerlerin taşıyıcısı olma görevini üstlenmiştir. Edebiyat, hakikatleri asırlar arasında seyr ü sefer ettiren kültürün kılcal damarlarıdır.

Edebiyatın dalları içinde ifade imkanı en zengin olan şiir, hakikatin, doğa ve tarih içinde atan nabzıdır. Sayın Karakoç’a göre şair, milletinin sözcüsü, yorumcusu ve gerektiğinde rehberidir. Şair, bir milletin kalbidir. Şairle milletin zihni, gönlü ve ruhu birdir. Milletin karakteri, milletin ta kendisidir. Millet düştüğünde, şair onu yükselten, ona umut veren bir önder görevi görür.

Bir büyük medeniyet tasavvurunu şiirleriyle inşa eden Sezai Karakoç'u yeni nesillere anlatmak biz eğitimciler için hem bir görev hem de eserleriyle tüm zamanlara mesaj gönderen mütefekkir bir sanatçının bu toprakların evlatlarına yüklediği bir sorumluluktur. Karakoç'un fikirlerini ve eserlerini kavrayan bir gençlik Doğu'yu bilerek kendini bulacak; Batı'yı bilerek de kendini ifade edebilecektir. Şiirde yeteneğin, içtenliğin, zarafetin zirvesini tadacaktır. Şiirde slogan ve klişenin sığlığından kurtularak mânâ aleminin derinliklerine dalacaktır. Dünyamız bir zulüm devrini yaşamaktadır. İslam Dünyası, kan ve gözyaşıyla sınırları çizilmiş bir coğrafyaya dönüştürülmek istenmektedir. Bugün İslam coğrafyasının hepsinde olduğu gibi ülkemizde de özün yerini biçim, hakikatin yerini yalan, sevginin yerini nefret, beraberliğin yerini ayrılık, kalemin yerini silah almaya çalışmaktadır. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu yaşananlar Karakoç'a göre Diriliş vaktinin öncesi ve habercisidir. Bugünkü toz bulutu içerisinde yeşeren fikirler ve umutlar tam olarak görülmeyebilir. Ancak bu toz bulutu dağıldığında çok şeyin değiştiğine ve yeni bir Türkiye'nin doğduğuna, o Diriliş gününe inşallah hep birlikte şahit olacağız. Türkiye'nin defalarca geçtiği karanlık dehlizlerden bir daha geçmemek için Karakoç'u tekrar tekrar idrâk etmemiz gerekiyor. Sezai Karakoç'u ve fikirlerini idrâk eden bir gençlik tarihe ve medeniyete yön veren Türkiye'nin en büyük teminatı olacaktır.

“Sezai Karakoç’un Çağrısı” programını tertip eden, Sezai Karakoç okuyan öğrencilerle yazarlar ve bilim adamlarını buluşturan eski Tarım Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü’ye, programın hazırlanmasına bu güzide programa destek ve katkı sağladıkları için emeği geçen herkese teşekkür eder, böylesine önemli bir şahsiyetin bu güzel ortamda değerlendirilmesi vesilesiyle sizlerle olmaktan mutluluk duyarım.

Geri Dön